"Yaşadığım Yer!" varoluşsal bir yüzleşme daveti. Yerinden edilme, yabancılaşma, yalnızlaşma, köksüzleşme ve sürekli maruz kaldığımız doğaya tahakküm etme güdüsü ile dolu gerçekliğimizin, fauna ve floradaki iş birliği, uyum ve dengeden ne kadar uzak düştüğünü farkettirme çabası. Sergideki farklı yaşam formlarının hayali birlikteliği yaşadığımız yer hakkında ilham verici çağrışımları açığa çıkarmayı hedefliyor.
Kaya midyelerinin bitmek bilmeyen dalgalar karşısındaki sabitliği dişil gücü temsil eden kapsayıcı bir sığınak, bir destek sistemini çağrıştırıyor. Sürekli göçlerin yaşandığı bir dünyada kaya midyeleri yaşadığımız yerde bir yuva kurma mücadelesini temsil ediyor.
Kayalar ve ağaç gövdelerinin sessiz işbirlikçileri olan likenler, simbiyotik yaşam biçimleri ile çeşitliliğin içindeki birliği bize hatırlatıyor. Kusursuz formları, detayları ve narinlikleri estetik bir haz vermekle beraber farklı varlıkların toplumsal kısıtlamalara meydan okuyarak uyum içinde bir arada yaşama olasılığının bir kanıtı olarak karşımızda..
Sayıları gittikçe azalan mercan resiflerinin incelikli formları, doğa üzerinde bitmek bilmeyen hakimiyet mücadelesinin ağırlığını yansıtıyor. Varlıkları, sürekli değişen bir dünyada tüm canlıların karşılaştığı zorlukları simgeleştirirken yaşadığımız yerdeki çeşitliği ve doğa ile bağımızı korumak için dayanışmaya duyduğumuz ihtiyacı vurguluyor.
Kadim bilgilerin elçisi olan baykuşların kolektif varlığı ise izleyicileri bir arada yaşamaya dair kültürel sınırları aşan bilgi arayışını gözden geçirmeye çağırıyor ve belki de biraz gülümsemeye davet ediyor.